Kayıtlar

HOŞ GEL YENİ YIL :))

Resim
                       Baharı, çok beklediğim yazı ve hatta sonbaharı da atlatıp kış mevsimine geldiğimiz yılın son gününden herkese merhaba!        Çok beklediğim yaz mevsimini yürümediğim kadar yürüyüp gezerek geçirmiş, bütün bir kış hayalini kurduğum şort, t-shirt, terlik kombinini dibine kadar kullanarak geçirdiğim yaz mevsiminin hakkını vermeye çalışmıştım. Aklım hâlâ yapamadığım kombinlerdeydi.         Yılın en sevdiğim, en süslü zamanı olan yeni yıl döneminde sokakların ve mekanların süslenmesiyle bir nebze kendimize gelir gibi olduk ama tabii en çok istediğimiz şey corona'nın bitip yeni normal hayatımıza adapte olmaktı. (Ay hadi inşallah.)      Fonda çalan yeni yıl müziklerinin verdiği neşeyle kafamda 2022'nin planlarını ve hedeflerini bir bir oluşturmaya başlamıştım bile. Belki de birçoğumuz için öncekinden farklı olmadan geçen 2021 umarım yerini 2022'de güzelliklere bırakır diyerek yeni yıl dileklerimi bir bir sıralıyordum kafamda.       2022'de  daha çok yazı

NİSAN GELMİŞ HOŞ GELMİŞ

Resim
Üçüncü dalgaya merhaba deyip beşinci dalga ile cilveleşmekten korktuğumuz bu günlerde mutfak masasından herkese merhaba.  Market alışverişi yapıldı, kahve içildi, fal kapatıldı derken saati bilmem kaç yaptık yine. Günlerden 1 Nisan 2021. ….    Üstteki paragrafı yazalı yaklaşık 10 dakika oldu ve halen ne yazsam diye boş boş ekrana bakıyorum. Geçip giden günlerin ardından  Corona olmadan yatağa sağlıklı girenler olarak bayram ederek kapatıyorduk günü. Aman nazar değmesindi.     Baharın gelmesinin ardından çoğumuzu alınan kiloları nasıl vereceğimiz şeklinde bir telaş sarmıştı ama benim aklım halen yapmaya üşendiğim brownie kurabiyelerdeydi.  Acaba kurabiyeleri yaptıktan sonra mı rejime başlamalıyım yoksa gün bugündür deyip hemen kolları sıvamalı mıyım bilmiyorum. Kafamda deli sorular.     Bir oturuşta bölüm bölüm bitirilen diziler, yarım kalmış kitapların okunması, yapılan egzersizler ve bilumum yemek yapma denemeleri artık beni kesmiyordu. Can sıkıntısından İngiliz yapımı tarihi

HOŞ GELDİN BAHAR

Resim
‘’Kalça kaslarımı geliştirmek için uğraştığım kadar başka şeylerle de bu kadar uğraşsaydım kim bilir nerenin profesörü olmuştum’’ diye homur homur homurdandığım günler hızla geçiyordu.     Her gün yapılan egzersizler, sabah uyanınca akşam saat 20:00’den sonra bir şey yemeyeceğim diye gündüzden kendine verilen sözler akşamları yenen çikolatalarla yer değiştiriyordu.    Anlamsızca birbirini kovalayan günlerden doğum günümde nasibini almıştı ve ben bu yazıyı yazarken çoktan geçip gitmişti bile. (Ocak)    Garip bir yaş geçirmiştim. Hayal bile edemeyeceğim şeyler yaşatmıştı bana hayat; bu sefer gerçekten de sürprizlerle doluydu.  Pamuk Prenses masalındaki hanım kızımıza gerçek prensesin kim olduğunu  göstermiştim; mutluydum. (Ocak)    Doğum günümden sonra yağan kar yağışı da beni bir süre oyalamıştı.  Bir çoğunuzun romantizmini bölmek istemem ama pencereden bakınca yağan kardan da hiç de mutlu değildim. Zira kar en nefret ettiğim şeyler listesinde yerini alalı çok zaman olmuştu. Ols

CAN SIKINTISI

Corona nedeniyle evden çıkamadığımız ve artık suratımın sirke satmaya başladığı günler birbirini kovalarken, aklımdan geçen tek şey dünyanın bütün ayakkabılarını satın alıp karşılarına geçip bir kahve içmekti.      Bir hengame içinde geçen 2020’nin son günlerinde geriye dönüp baktığımızda hepimizin ortak fikri her şeyden önce sağlık olsun demekten ibaretti artık.     Çoğumuz 2020’ye girerken dileklerini tutup planlarını yaptı, bir kısmımız da akışına bıraktı. Şimdi sıra 2021’deydi. Kafamda 2021 için planlar yapıp o gazla ‘’Bekle beni 2021 ben geliyorum!’’ deyip sakince oturdum salondaki koltuğa. Tamam geliyordum da, nasıl?     Dışarı çıkmak istesem çıkamıyordum çünkü salgın devam ediyordu; korunmak zorundaydık. Evde durmaktan da artık sıkılmaya başlamıştım. Sanırım en mantıklısı koridorda volta atmaktı.      Kendime yeni etkinlikler bulmalıyım deyip latte yapmaya soyunmuştum. Yaptığım latteyi yudumlarken önceki hayatımda barista olduğuma iyiden iyiye kendimi inandırmaya başlamı

SALI PAZARI VS CUMARTESİ PAZARI

       Corona’nın bilmem kaçıncı günü, Mart ayına geri dönüş ve evde sıkılan bir ben.     Kasım ayının sonlarına geldiğimiz, bal kabağı temalı foto paylaşımlarının yavaş yavaş azaldığı günler yaşıyorduk. Her defasında daha ne görebiliriz acaba diye söylenirken bu sefer de İzmir depremi ile sarsılmıştık. Güzel İzmir’i deprem ve tsunami  vurmuştu.     Üzücüydü.     Günler birbirini kovalıyor, yaralar sarılıyor, tedbirler alınıyor ve ben yine tek etkinliğim markete gidip gelebilmek olarak dizleri dışa çıkmış pijamamla hunharca hayatıma devam ediyordum. Bu kış için kendimce planlar yapıp yarım kalan veya okuyamadığım kitapları bir kitaplıktan diğerine taşımış bir yandan da okumaya başlamıştım bile.       Dört duvar arasında içerik üretmenin verdiği sıkıntı ile yine soluğu mutfakta almıştım ama yaşamak istediğim hayat herkes gibi tabii ki bu değildi.  Mesela Corona olmasaydı Salı günü Salı Pazarı’na ya da Cumartesi Günü Cumartesi Pazarı’na gidip çılgınca tezgahları karıştırmak, yoru

SOĞUK KAHVEDEN SICAK KAHVEYE

Resim
      Anlam veremediğim bir sonbahar gününde yazıp yazıp silerek devam ediyordum güne. Kimimizin zorlu şartlara aldırmadan işe gitmek zorunda olduğu, kimimizin de evden çıkamadığı günler kovalıyordu birbirini.      Evden çıkamayınca içerik üretmek de bazen zorlaşıyordu ama yine de yazmak için bir bahanesi vardı insanoğlunun. Bazen kafasından geçenleri döküyordu kağıda, bazen sessiz çığlıklarını, aldanışlarını, sevincini…      Ben ise yeni hayatıma adapte olmaya çalışıyor, gelecek güzel günlerin hayalini kurmaya devam ediyordum. Belki eksikleri vardı, belki de fazlalıklarda boğulmuştu hayallerim ama olsundu; yine de güzeldi.        İçinde bulunduğumuz sonbaharın da tadını çıkarmak gerekiyordu elbette; katlanıp rafa kaldırılan yazlık kıyafetler, terliklerin yerini alan kapalı ayakkabılar, kitaplıktan çıkarılan okunmamış kitaplarla bir gün daha ilerleyip gidiyordu. Sonbahar sevenler olarak kaç kişiyiz acaba diye düşünürken sayımızın azımsanmayacak kadar çoğunlukta olduğunu düşünüyordum. Z

KURABİYEDEN SONBAHAR

Resim
     Tadını çıkaramadığım yaz mevsimine veda ederken önümüzdeki yazın hayalini kuran ben, bu sefer de salon masasından yazıyorum size;   İçerik üretmenin verdiği ufak çaplı bir huzursuzluk ve kafamda oluşan onlarca konuşma baloncuğuyla bugün de aksam ettikten sonra aldım bilgisayarı elime, bakın şu Yamuk Prenses’in haline..   Corona virüsün 1. Dalga ikinci piki ni yaşadığımız bu günlerde yine duyarsız vatandaşların dışarıda türlü etkinliklerle etrafa virüs bulaştırmalarını büyük şaşkınlık içinde izlerken, duyar kasanların gerekmedikçe dışarı çıkmamaya çalıştığı günler su gibi akıp geçiyordu. Biz tünelin ucunu görmek istedikçe güzel günler arkasına bakmadan adeta Şener Şen edasıyla koşar adımlarla uzaklaşıyordu bizden.   Sabrın sonu selamettir diyerek tedbiri elden bırakmadan devam ediyorduk.   Bana gelecek olursak; ameliyat sonrası hızlı bir iyileşme sürecine girmiştim ve yeni hayatıma adapte olmaya çalışıyordum, kısmet olur da görebilirsek önümüzdeki yaz tatili için planla