Kararsız Bir Yazı

   Elimde kahve fincanı ve arka fonda çalan ingilizce şarkı eşliğinde ''acayip entel !'' takıldığım bir günden herkese merhaba. 

    Yaz mevsimi iyiden iyiye kendini bol nemli bir şekilde hissettirmiş, seyahatler serbest bırakılmış, İstanbul boşalmaya başlamıştı. Aklımdaki tek şey ise kuaföre ne zaman gideceğimdi ya da gitmeli miydim? Bunu şimdilik biraz daha ertelemeliyim sanırım derken büyük gün gelip çatmıştı. Bir taşla iki kuş vurmaya hazırlanan ben, hem kuaföre gidecek hem de 1 gün sonra tatile gidecektim. Sabırsızdım. 
    
    Hayali Ege'ye kaçmak ama gerçeği yine Akdeniz kıyısında soluğu almak olan biri olarak yine de mutluydum. Bilet aldığım günden beri deniz kenarında şezlonga uzanıp soğuk içeceğimi yudumlarken kendimi hayal ediyor, sonra şezlong fiyatlarını hatırlayınca bu hayalimi yavaşça yere bırakıp uzaklaşıyordum. 2 şezlong 1 şemsiyenin 1000 TL'ye kiralandığı bu günlerde enayiliğin lüzumu yoktu. Zaten şu anki şartlarda kimsede o kadar para da yoktu. ''Hem eskiden şezlong mu vardı, havlu neyimize yetmiyordu'' diyerek kendimi teselli ediyordum.
     
    Çoğu insanın hala kurallara uymadığı, eski normale devam ettiği ve vaka sayılarının garip bir şekilde seyrettiği bu günlerde ben de bloğum için içerik üretme derdine düşmüş, yazıp yazıp siliyordum. Bütün bir kış evde oturmuş, ekmek yapmak, barista olmaya heveslenmek, kendini kuaför sanmak ve son olarak da örgü örmeye merak salmıştım. İçimde garip bir örgü örme isteğiyle başladığım serüvende örüp örüp söküyor, 5. kez başladığım örgümü yaz bitmeden bitirmeyi hedefliyordum; bir sonraki hedefim de ise  valiz hazırlamak vardı. 

     Bir kaç ay aradan sonra bu kısa yazı ile yeniden ''merhaba'' demenin mutlu kalp çarpıntıları ile şimdilik hoşça kalın diyorum. Akdeniz kıyılarından kart atacağım size söz :) (şaka şaka :D )

    Tekrar görüşmek üzere ... 
  


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NİSAN GELMİŞ HOŞ GELMİŞ

CAN SIKINTISI

HOŞ GEL YENİ YIL :))